Pazartesi, Mart 27, 2006

Paris


Annem bu sene 60 yaşına bastı, bu sebeple onu bir yurtdışı seyahatine götürmeyi düşündüm ve bence en iyi seçenek Paris idi, hem tarih, hem moda, hem alışveriş, herşey var. Annem genelde böyle şeylere itiraz eder, masrafa ne gerek var, sonra gideriz filan der, ama Paris'e hiç itiraz etmedi nedense.

Aslında Mayıs ayında havalar biraz ısınınca gitmek istiyordum, ama annem Nisan gibi memlekete gidip bahçesine ağaç dikmek istediğini söyleyince öne aldık seyahati ve geçen hafta gerçekleştirdik. Soğuktu, yağmur yağdı ama yine de güzeldi Paris. Parklarda, bahçelerde atlıkarıncalar vardı, her gördüğümün atlıkarıncanın fotoğrafını çektim ve büyüdüğüm için üzüldüm.

Bu hafta detoks yapıyorum, sadece sebze ve meyve yiyorum ve detoksum bitince pişireceklerimin hayalini kuruyorum. Bugün 3. gün ve benim şimdiden uzun bir listem oldu, Allah sonumu hayretsin :)

Cuma, Mart 17, 2006

Kara Lahana Diblesi



Pırasa Diblesine sevgili Damla 'fasulye diblesini de yazarsın artık' diye comment bırakmış, bunu okuyunca elimdeki fotoları bir dolaşıp fasulye diblesi aradım, neden hiç fotoğrafını çekmediğime de hayret ettim. Neyse fasulye çıkınca (yani gerçek zamanında çıkınca) yaparım artık. Bu arada triology'nin ikincisi (fasulye 1; kara lahana 2; pırasa 3'tür bence) olan kara lahana diblesinin fotoğrafını buldum, onu yazayım bari dedim. Ancak ne kadar malzeme kullanıldığını hatırlamadığım için birim bildirmeden yazıyorum. Gözünün kararına güvenemeyenler için en kısa zamanda birimleri de bildireceğim.

kara lahana
pirinç
havuç
tuz
soğan
zeytinyağ
karabiber
kırmızı biber

Kara lahanayı yıkadıktan sonra incecik doğrayın. Tuzlu suda haşlayıp süzün. (su epey bir bol olsun) Soğanları doğrayıp, zeytinyağı, tuz, karabiber, kırmızı pul biber ile soteleyin, içine rendelenmiş havucuda katıp biraz daha pişirin. Daha sonra haşlanmış kara lahanayı ve haşlanmış ya da pilav şeklinde pişirilmiş pirinci (bir gün önceden kalmış pilavda olabilir) ekleyip iyice karıştırın. (Anneme telefon açıp sordum, yarım kilo lahanaya 1 çay bardağı pişmiş pirinç gibi bir oran söyledi.)

Ilık yada soğuk yenebilir, mısır ekmeğiyle daha bir güzel olur.

Çarşamba, Mart 15, 2006

Pekmezli Kara Helva


Gülşen'in Saray Mutfağından Lezzetler etkinliği için nereden tarif bulacağımı düşünürken aklıma nedense THY’nin Skylife dergisindeki tarifler geldi. Internetten girip Şubat sayısını inceledim ki helva tarifleri var ve helva hakkındaki yazının içinde helvanın Osmanlı Mutfağındaki yerinden bahsediliyor.

''Helva, Osmanlı Saray mutfağının da en önemli lezzetlerinden biriydi. Hatta saraydaki tatlıcılar teşkilatına 'Helvahane Ocağı' deniyordu. Bu ocağa çeşitli zaman dilimlerinde, Helvahane Matbah-ı Amire, Helvahane-i Hassa, Helvahane-i Amire ve Helvahane-i Manure isimleri de verilmiştir. Burası sadece tatlı, helva, reçel, şerbet, baklava ve lokum yapılan bir yer değil; hekimbaşıların özel terkiplerinin hazırlandığı, şuruplu ilaçların üretildiği yerdi aynı zamanda. Helvahane Ocağı'nda özellikle Fatih Sultan Mehmed zamanında pişirilen 'Helvay-i Hakani', yani 'padişahların helvası', Anadolu halk mutfağından saray mutfağına girmiştir. Bu helva çeşidi, günümüzde Eskişehir ve Kütahya'da da yaygındır.

Dergide bahsi geçen helvalardan biri annemin sık yaptığı bir helvadır. Eskiden babaannem bu helvayı yaparmış, ben de hayal meyal hatırlıyorum babaannemin bana bu helvadan verdiğini, helvayı büyücek toplar haline getirip çocuklara dağıtırdı. Annem şimdilerde memleketten tanıdığı ahbapları, akrabaları geldiğinde bu helvayı yapıp, tepsiye bastırıp keserek servis yapıyor, her gören ‘nereden aklına geldi’ diye severek yiyor. Yani bizim için nostaljik bir helva bu.

Dergideki tarif şöyle idi, ben annemin tarifini yaptım ve babaannemin anısına top şekilleri verdim, fotoğraftaki bakır tas da anneannemden kalma.

Dergideki tarif:

1/2 su bardağı tereyağı (eritilmiş ve tuzu alınmış)
1/2 su bardağı un
1/4 su bardağı su veya süt
1 su bardağı pekmez

Çok hafif ateşte, yağla unu pembeleşinceye kadar, yaklaşık 50-60 dakika kavurun. Ayrı bir kapta sütü kaynatın ve pekmezi karıştırın. Kavrulan yağla unu ateşten alarak sütlü pekmezin üzerine dökün. Tekrar ateşe koyup tencereye yapışmayınca kadar karıştırın. 15 dakika dinlendirin. İstenilen şekilde servis yapın.

Annemin tarifi: (dikdörtgen borcama göre)

4 bardak un
3 bardak süt su karışımı
150 gr tereyağ
6-7 yemek kaşığı pekmez
1,5 su bardağı toz şeker

Unu bir tencerede pembeleşinceye kadar karıştırarak kavurun. Bir başka kapta süt su karışımı, şeker ve pekmezi karıştırarak şeker ve pekmez eriyinceye kadar ılıtın.
Başka bir tencerede yağı eritin, unu erimiş yağın üzerine ekleyin ve karıştırın.(un top top olduysa eleyerek ekleyin. Aslında un baştan yağ ile kavrulabilir ama yağlı unu elemek güç olduğu için annem böyle yapıyormuş) Üzerine şerbeti ekleyip iyice karıştırın ve tepsiye bastırın. Sıcakken kesip, soğuyunca servis yapın. İsteğe bağlı olarak pekmez oranı arttırılıp şeker oranı azaltılabilir

Salı, Mart 14, 2006

Pırasa Diblesi



Bu yemeğe pırasalı pilav demek de mümkün tabii, ama biz dible dediğimiz için bende öyle yazdım.

Bunu annem pişirmişti, tarifi ondan.

1 kg pırasa
1 çay bardağı pirinç
1 çay bardağı zeytinyağı
1 havuç
tuz

Pırasayı ince halkalar halinde doğrayın.Tencerede küçük küçük doğranmış havucu yağ ile biraz kavurun,üzerine pırasa, iyice yıkanmış pirinç ve tuz ekleyip önce harlı ateşte, sonra çok kısık ateşte yarım saat kadar pişirin.

Cuma, Mart 10, 2006

Kolay tatlı


Uzun zamandır tavuk yemediğimden acaip tavuk istedi canım, Habibe ve Funda'yı yemeğe çağırdım. İşten sonra yemek hazırlayınca fırında tavuk,patates ve salatadan oluşan menü biraz basit oldu tabii. Bir de şöyle basit, meyveli bir tatlı yapayım dedim, çeşitli tariflerden esinlenerek şöyle bir tatlı çıktı:

3 kişi için

1 büyük muz
2 elma
6 tatlı kaşığı toz şeker
2 bardak süt
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı mısır nişastası
1 çay kaşığı tarçın
1 çay kaşığı hindistan cevizi
1 tatlı kaşığı tereyağ
bir avuç kadar kuru üzüm

Tereyağını tavada eritip içine doğradığım meyveleri ekledim. Üzerine iki kaşık toz şeker, tarçın, hindistan cevizi ve kuru üzümleri ekleyip ağzı kapalı bir şekilde elmalar yumuşayıncaya kadar kısık ateşte pişirdim. Ilınınca meyveleri 3 bardağa eşit böldüm.
Süt, nişasta, un, 4 kaşık şekeri kariştırıp muhallebi pişirdim. Mikserle çırparak soğuttum ve meyvelerin üzerine döktüm. Buzdolabında soğutup öyle servis yaptım, üzerine dondurma, çikolata parçaları,çikolatalı sos, krokan, ya da en azından çekilmiş ceviz koymak aklıma geldi ama kalorisini daha fazla artırmanın anlamı yok dedim.