Cuma, Aralık 30, 2005

Yeni Yıl Mesajı


2005 yılı benim için zor geçti, insanın hayatında iz bırakan yıllar vardır ya işte böyle bir yıl oldu. Bu senenin en güzel yanı dostluklarımın daha bir pekişmiş olması (dostlar zor günde belli oluyor çünkü) ve tabii ki blogum. Bu sebeple bu yıl ki Oscar konuşmamı birkaç ay önceden yapmak istiyorum. (Her sene Oscar töreni için sabahın 3’ünde kalkıyor ve her seferinde hayali bir konuşma yapıyorum, teşekkür ettiğim kişiler genelde aynı ama tuvaletimin modeli ve rengi her sene değişiyor :)

Pazarda, dondurmacıda, bozacıda hep beraber olduğum Esra'ya, ofisten eve 24 saat bana destek hattı kuran Aytül, Sebla, Yasemin ve Banu’ya;20 yıllık canlarım, Habibe, Hicran, Özlem ve Pelin’e, bilmeden de olsa bana yeni bir dünya yaratan blog arkadaşlarıma ve tabii aileme çok teşekkür ederim. 2006 yılı, sağlığımızın tadını çıkarıp, mutluluk lezzetleriyle doyacağımız ve hayallerimize kavuşacağımız bir yıl olur inşallah. Herkese iyi seneler….

Perşembe, Aralık 29, 2005

Kestane şekerli ve ricottalı çörekler


Başlığa bakınca kestane ve ricottayı bir arada kullandığım zannediliyor, ama öyle değil. Aslında Kestane ye etkinliği için kestane şekerli çörek yapmak için yola çıktım ama sonra pek de emin olamadım. Ben de hamurun yarısına şeker katıp kestane şekerli çörek, diğer yarısına ise biraz tuz atıp ricottalı çörek yaptım.

2 su bardağı un
1,5 kahve fincanı toz şeker(bu tam ölçü)
1 paket kabartma tozu
4 çorba kaşığı margarin
1 çay kaşığı tuz
1 yumurta
kestane şekeri
ricotta peyniri



Yumurtanın akı ile un, margarin ve kabartma tozunu iyice yoğurup hamur yaptım, yarısına toz şeker, diğer yarısına tuz ekleyip bir saat kadar dinlendirdim.Yağlanmış kalıplara kenarları yüksek, ortası oyuk olacak şekilde yerleştirdim. Şekerli olanlara kestane şekeri, tuzlu olanların ortasına ise ricotta peyniri koydum.(ricottanın içine kekik ve kuru nane serptim) Hamurların kenarlarını yumurtanın sarısını sürüp 180 derece fırında pişirdim. Kestane şekerli olanların üzerine fırça ile biraz da reçel sürdüm.

Çarşamba, Aralık 21, 2005

Yeni bir yıl için yeni bir mim: 5 Gerçekleşecek Hayal


Ofisteki arkadaşlarımla 2006 senesinde hayallerimizin bir kısmını da olsa gerçekleştirebilmek için bir oyun oynuyoruz. Herkes bu yıl içinde gerçekleştirebileceği beş hayalini beyan ediyor ve yıl boyunca bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Sene sonunda en çok hayalini gerçekleştirene diğerleri bir hediye alacak (Hepimiz ayakkabısever olduğumuz için düşünmeden bir çizme dedik:)

Bunu bir mime çevirmek ve blogcularında önümüzdeki yıl hayallerini gerçekleştirmelerini teşvik etmek istedim. Dilek’e sordum, neden olmasın dedi. Tabii bu oyunda hayallerin niteliği çok önemli, ne Boğaz'da bir yalı gibi zor (piyango çıkacağını ya da Mısır'daki halanızdan miras kalacağını umuyorsanız olabilir tabii) ne de makarna pişirmeyi öğrenmek gibi basit birşey olmamalı bence.Neyse benim 2006 yılı için hayallerim şöyle:

- En az 3 yemek/pasta eğitimine gitmek,
- 10 kilo vermek,
- Düzenli spor yapmak,
- Annemle bir Paris seyahati yapmak,
- Kolestrol ilacını kesmek ama kolestrolümü yükseltmemek.

ve sizlere soruyorum Dilek, Özgül ve Zinnur 2006 yılında gerçekleştirmek isteyeceğiniz 5 Hayaliniz nedir?

Not:Katılan arkadaşların gelecek sene bu zamanlarda kaç tanesini gerçekleştirdiklerini bloglarında bildirmeleri rica olunur. Hatta herkes gelecek sene sobelediği kişiyi cevapları için de sobeleyebilir.

Cuma, Aralık 16, 2005

Erişte Tatlısı



Dilek Ekim ayı gibi Antepfıstıklı Kuş Yuvası'nı yayınladığında annemin yaptığı erişte tatlısı aklıma gelip ondan bahsetmiştim yorumlarda. İşte bu tatlı o tatlı.Hafta sonu iki dayım,teyzem,ablamlar annemde kahvaltıdaydık. Kahvaltı menüsünde standart kahvaltılıklar dışında annemin dayımlar seviyor diye yaptığı karalahana diblesi, melevcan kavurması (bunun farklı adları da var, dikenucu diye de geçiyor, yol kenarlarında görebileceğiniz bir tür dikenin uç kısmı), mısır ekmeği, erişte tatlısı ve su böreği vardı.



Yarım kilo kadar erişte
2 yumurta
2 bardak toz şeker
az miktarda sıvıyağ

Erişte makarna gibi tuzlu suda haşlanır ve süzülür. İyice suyu çıktıktan sonra yağlanmış teflon tavaya yerleştirilir. Üzerine çırpılmış iki yumurta dökülüp, ters yüz edilerek iki tarafı da kızartılır, iki tarafı da kızardıktan sonra iki bardak toz şeker ve çok az miktarda su serpilir ve ağzı kapatılarak kısık ateşte şeker eriyip şerbet gibi oluncaya kadar tutulur.

Perşembe, Aralık 15, 2005

Kestane Ye!!!



Kestaneli Parfe

Bu tarifi geçen ayki THY Skylife dergisinde gördüm, gerçi ben biraz değiştirdim. Sonuçta tadı dışarıda yediğim parfelerden biraz farklı oldu ama bizimkiler beğendiler.

100 gr kestane şekeri
500 gr krema
5 adet yumurta
5 gr vanilya
200 gr toz şeker
1,5 su bardağı süt

Asıl tarifte süt yoktu ve şöyleydi: Şeker ve yumurtayı birlikte çırpın, kremayı ayrı bir kapta çırpın ve kabarınca vanilyayı ekleyin, şeker ve yumurtayla karıştırın. Kestane şekeri püre haline getirip kalıbın dibine yerleştirin. Krema karışımını üzerine ekleyip 4-5 saat buzlukta bekletin.

Ben ise başka parfe tarifleri okuduktan sonra şöyle yaptım: Şeker ve yumurtayı birlikte iyice çırptım. Sütü kaynatıp, bu karışımı içine yavaş yavaş ekleyerek muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirdim. Muhallebiyi ateşten alıp mikserle karıştırarak soğuttum, çırptığım kremayı ekleyerek bir süre daha karıştırdım, püre haline getirip kalıba yerleştirdiğim kestane şekerinin üzerine döküp, buzlukta beklettim.

Pazartesi, Aralık 12, 2005

Fransız Soğan Çorbası



Üç haftadır soğan çorbası konuşup,internetten tarifler indirip duruyorum.Nihayet geçen akşam yapabildim.Biraz hızlı pişirdiğim için bence süper olmadı,ama görüntü çok güzeldi,Habibe tadını da beğendi. İki kişilik çorba için:

2 orta boy soğan
2 bardak et suyu (su+bulyon da olabilir)
1 yemek kaşığı un
1 çay kaşığı toz şeker,
tuz
2 –3 dilim ekmek
kaşar peyniri
tereyağ yada zeytinyağ

Soğanlar ince ince doğrayıp tereyağ ya da zeytinyağ ile 5-6 dk.kadar pişirilir,üzerine şekeri koyup orta ateşte karamelize edilir,üzerine un eklenip biraz daha pişirdikten sonra et suyu (yarım kahve ficanı beyaz ya da kırmızı şarap da eklenebilir) eklenip kaynatılır ve kısık ateşte 10 dk kadar daha tutulur.
Dilimlenmiş ekmekler fırında 170 derecede 10 dk kadar ısıtılır Çorba ısıya dayanıklı kaselere bölüştürülüp,üzerine dilimlenmiş ekmekler konulur (benim ekmek dilimlerim büyüktü,birer tane koydum,küçük dilimlerden ikişer tane de konabilir,ekmeğin kasenin üstünü mümkün olduğunca kapaması gerekli.) Ekmeğin üzerine rendelenmiş kaşar peyniri konup, peynir eriyinceye kadar 10-15 dk fırında ısıtılır.

Perşembe, Aralık 08, 2005

3 çeşit Kurabiye



Yapılmayı bekleyen o kadar çok kurabiye tarifi varken,bir de üstüne bu ayki Lezzet dergisinde kurabiye eki vardı.Her acıktığımda gözümün önünden kurabiyeler geçit töreni yapıyordu.Hepsini yapamayacağım için ikişer-üçer yapmaya karar verdim.Bu ilk üçleme.Bir hamur yapıp dörde böldüm,birini lokumlu-cevizli,birini kuru kayısı-incirli,diğer ikisini ise sade yapıp arasına birşeyler sürerek ikişerli birleştirecektim,ama sadeler çok kuru olduğu için onların üzerine marmelat sürmekle yetindim.

Hamur için:
1 yumurta
125 gr margarin
1 çay bardağı pudra şekeri (benim bardağım büyüktü)
1 şekerli vanilin
2,5-3 bardağı kadar un.

Hamur malzemelerini yumuşak bir hamur elde edinceye kadar iyice yoğurdum.Hamuru dörde böldüm.Lokumlu-cevizli için 4'te bir hamurun içine incecik kıyılmış 3 orta büyüklükte lokum,iki yemek kaşığı çekilmiş ceviz ekleyip tekrar yoğurdum.Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp şekil verdim ve yağlı kağıt koyduğum tepsiye dizdim.

Diğer bir hamur parçasının içine 5 adet kuru kayısı,2 kuru inciri doğrayıp hamuru tekrar yoğurdum.Bir de Esra'nın Çeşmeden getirdiği sakız reçelinden bir çay kaşığı koydum.Evde kuru üzüm kalmamıştı,yoksa onu da ekleyecektim.Hamurdan parçalar koparıp şekil vermeden tepsiye dizdim.

Kalan yarım hamuru elimle inceltip,çay bardağı ile kestim.Pişince kuru oldukları için ikili birleştirmekten vazgeçip,üzerlerine erik marmeladı sürdüm.Üzerine pudra şekeri ve 'kokteyl' meyve suyu ile glazür yapıp onları da yayacaktım,ama yiyenlerin şeker komasına girebileceğini düşünüp birkaç tanesinin üzerine şöyle bir gezdirdim.

Arkadaşlar kayısı-incirli olanı beğendiler,ben ise lokumluyu.

Kahvaltı Mimi


Sevgili Özgül beni kahvaltı mimine davet etmiş.Şöyle esaslı bir kahvaltı sofrası fotoğrafı çekebilmek için bekledim ama olacağı yok.Arşivden çıkarttığım bu resimle idare edeceğim artık.

1. Normal bir günde nasil kahvalti yapiyorsun?
Sabah 7 gibi evden çıktığım için evde kahvaltı yapamıyorum,ofiste birşeyler yiyorum.Ama kahvaltıyı bir poğaça ya da tost ile bilgisayar başında yapmak da hoşuma gitmiyor,bu yüzden sabahları 15-20 dk.kızlarla kahvaltı ediyoruz,simit,kızarmış ekmek,peynir,bal,bazen börek filan yiyoruz.
2. Haftasonu nasil kahvalti yapiyorsun?
Yalnızsam kendime bir tabak hazırlıyorum,yumurta,peynir,zeytin,rejimi boşvermişsen bal,reçel ile mümkünse simit yiyorum.Birileri varsa birşeyler yapmaya çalışırım,krep,börek gibi.
3. Ne zaman kahvalti yaparsin?
Hafta içi ofise gidince 8-8.30 arası,hafta sonu kaçta kalkarsam.
4. Belirli aile gelenekleri veya inanislariyla büyüdün mü? Bunlar hangileri?
Bizim ailemizde kahvaltı hep en önemli ve en sevilen öğün olmuştur,sabah 6’da evden çıkardım,yine de annem kahvaltı etmeden beni evden çıkartmazdı.
.
5. Beslenme cantani düsündügünde neler hatirliyorsun?
Beslenme çantamda annemin yaptığı kurabiye,poğaça gibi şeyler aklıma geliyor.
6. Senin icin lüks bir kahvalti nedir?
Benim için lüks bir kahvaltı,benim hazırlamadığım bol çeşitli bir kahvaltıdır.
7. Nasil, nerede ve ne zaman severek kahvalti etmek istersin?
Genelde evde televizyo izleyerek yapıyorum,ama memleketteki evimizin balkonu en sevdiğim mekan.
8. Hayatinda hatirladigin cok özel bir kahvalti var mi? Onu özel veya ilginc kilan ne?
Küçükken yazları memlekete giderdik,otobüs sabahleyin orada olurdu,ve eve gittiğimizde anneannem güzel bir kahvaltı yanında da muhakkak kıymalı yufka böreği hazırlardı.Şimdilerde yazın gittiğimde annemde yapıyır,ama anneaneminki gibi olmuyor..
9. Kahvalti masanda eksik olmamasi gereken sey nedir?
Tabii ki peynir.
10.Kahvalti konusunda söylemek istedigin baska birsey var mi?
Kahvaltı deyince aklıma bir de ‘Breakfast at Tiffany’s’ ve ‘Breakfast Club’ filmleri geliyor,her ikisini de çok severim.
11. Blogundan gelecek/bir pazar kahvaltiya hazirlayabilecegimiz bir tarif önerir misin?
Pekmezli börek benim Pazar sabahı kahvaltılarında sevdiğim birşey.Denemenizi tavsiye ederim.

Sobelenmediklerini düşündüğüm Sibel,Hayat ve Aslı,yı sobeliyorum.

Cuma, Aralık 02, 2005

10 Küçük Mutluluk


Dilek beni 10 küçük mutluluk için sobelemiş,bunları düşünmek bile mutlu etti beni,teşekkürler Dilek.Yazarken, arkadaşlar gördü,onlar da kendi küçük mutluluklarını yazacaklar,bir sonraki ev partisinde okuyacağız.Yani onları da sobelemiş oldum.

Benim küçük mutluluklarımdan ilk aklıma gelenler şöyle:

1-‘ben demiştim’ dememe gerek kalmadan arkadaşların sen demiştin demesi (bu ara pek sık oluyor da:)
2-sabah işe gideceğim diye uyanıpta işe gitmemim gerekmediğini hatırladığım anlar.
3-kitaplığıma gelen her yeni kitap
4-iş icabı eskiden tanıdığım ya da görüşmediğim bir dosttan hiç beklemediğim anda hatırımı soran e-mail ya da bir mesaj almak.(bunu bende arada sırada yapmaya çalışıyorum,mesela işten tanıdığım 2-3 yıldır görüşmediğim birini arıyorum.bir şey istememi ya da bir şey sormamı bekledikleri seslerinden belli oluyor, sadece hatırınızı sormak istemiştim dediğimdeki tepkileri çok hoş oluyor,sizde deneyin)
5-satışa çıkar çıkmaz aldığım Film Festivali broşürü.
6-aldığım her ayakkabı,çanta ve güneş gözlüğü.
7-birşeyler yaratmak ve bunların çevremdekiler tarafından beğenilmesi
8-ofisteki inbox’ımda okunmamış e-mailim 0 olması.(şu anda 91!!)
9-ilk kez tadacağım bir yemek
10-diyeti bozup bir sürü şey yediğim bir gecenin sabahında tartıldığımda bir gün önceden az çıkmak. (aslında düşündümde bu büyük bir mutluluk,hatta mucize bile denebilir)

Bu konuda sobelenmemiş kimseyi bulmak çok zor,hele 3 kişi bulmak daha da zor,o yüzden hiç araştırmadan yeni blog sahibi olduğunu bildiğim Damlayı sobeliyorum,Damlacığım tabii kabul edersen.